“Genel Kaptanlığını
yaptığım Kögderkut Gençlik ve Spor Kulübümüzün düzenlemiş olduğu OSMANLI
HAFTASI ETKİNLİKLERİ 28/29/30 Ocak 2017 tarihlerinde Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi (KSÜ) Bahçelievler
Kampüsü Kapalı Spor Salonu’nda KSÜ Öğrenci Topluluğu, ilk, orta, lise
öğrencileri ve Avasım Geleneksel Okçuluk Derneği ile birlikte gerçekleştirildi.
Emeği geçen herkese sonsuz teşekkür ederim.”
Emeği geçen herkese sonsuz teşekkür ederim.”
Yay Hayattır… Bütün enerji ondan gelir. Ok bir gün mutlaka terk
edecektir. Hedef ise uzaklardadır. Ama hayat her zaman sizin yanınızda kalır,
bu yüzden ona nasıl iyi bakacağınızı bilmeniz gerekir. Durgun kalacağı
dönemlere ihtiyacı vardır. Her daim kuşanılmış ve gerilmiş halde tutulursa
gücünü kaybeder. Bu yüzden gücünüzü tazeleyebilmek için dinlenmeyi kabul
etmelisiniz. Böylece yeniden yayı germek için asıldığınızda gücünüz eksiksiz
olur.
Yayın bilinci yoktur: O okçunun elinin ve arzularının bir
uzantısıdır. Öldürmeye ya da düşünmeye hizmet eder. Bu yüzden her zaman
amacınızı net olarak belirleyin.
Yay esnektir ama yine de onun da sınırları vardır. Kapasitesinin
ötesinde herhangi bir girişim onu kıracak ya da onu tutan elleri tüketecektir.
Bu durumda yayın yanı sıra kendi bedeninizden de size verebileceğinden
fazlasını talep etmeyin. Ve unutmayın, bir gün yaşlılık zamanı gelecek, bu bir
lanet değil bir nimettir.
Yayı zarifçe gerin, her iki tarafın da kendine düşen payı
gerektiği biçimde yapmasını sağlayın, enerjinizi boşa harcamayın. Bu sayede
yorgun düşmeden pek çok ok atabilirsiniz.
Ok Niyettir… Yayın gücünü hedefin tam ortasına bağlayan araçtır.
Niyetimiz her zaman son derece net, açık ve iyi dengelenmiş olmalıdır.
Ok bir kez yaydan ayrıldı mı artık asla geri gelmez, bu yüzden
sürece müdahale etmek – oka yön verecek hareketler doğru ve düzgün olmadığında
– sırf ok gerilmiş ve hedef bekliyor diye eski kafalı bir şekilde hareket
etmekten daha iyidir.
Sizi durduran tek şey hedefi tutturamamak korkusu ise, bu
durumda niyetinizi açıkça göstermekten çekinmeyin. Doğru hareketleri yerine
getirin ve elinizi açıp yayın telini bırakın, gerekli adımları atarak
girdiğiniz mücadele ile yüzleşin. Hedefi vurmayı başaramasanız bile bir dahaki
sefere daha iyi nişan almaya muktedir olacaksınız.
Eğer hiç risk almazsanız bir dahaki sefere neleri değiştirmeniz
gerektiğini asla bilemezsiniz.
Hedef Ulaşılmak istenen amaçtır… Sizin tarafınızdan belirlenir.
İzlenen yolun güzelliği de işte burada yatar. Asla bahaneler uydurmaya ya da
rakibinizin daha güçlü olduğunu söylemeye hakkınız yoktur. Çünkü hedefi seçen
sizsiniz ve tüm sorumluluk size ait.
Eğer hedefinizi bir düşman olarak görürseniz belki iyi bir atış
yapabilirsiniz ama kendinizi geliştirmeyi asla başaramazsınız. Tüm hayatınız
boyunca okunuzu, kağıttan ya da tahtadan yapılmış, anlamı olmayan şeylerin
ortasına atmaya çalışırsınız. Ve diğer insanlarla bir araya geldiğinizde
hayatta hiç ilginç ya da heyecanlı bir şey yapmadığınızdan yakınırsınız.
İşte tam da bu yüzden bir amaç belirlemeniz gerekir, ona ulaşmak
için elinizden gelenin en iyisini yapmalı, ona saygıyla ve önemseyerek
bakmalısınız: Onun sizin için anlamını ve onun için ne kadar çaba, eğitim ve
sezgi harcadığınızı iyi bilmelisiniz.
Hedefinize nişan alırken sadece ona odaklanmayın, onun
çevresinde olup biten her şeyi de görün; çünkü ok fırlatıldığında, rüzgâr,
ağırlık, uzaklık gibi kolay kolay hesap edemeyeceğiniz etkenlerle
karşılaşacaktır.
Bir amaç, sadece insan ona ulaşmayı hayal edebildiği sürece
vardır. Onun varlığını gerçek kılan insanın tutkusudur, aksi taktirde amaç ölü
bir şey, uzak bir hayal, tatlı bir düş olur.
Ve tıpkı niyetin bir amaca ihtiyaç duyduğu gibi, amaç da bir
insanın niyetine ihtiyaç duyar. Çünkü varlığına anlam veren şey budur; bu sayede
o artık sadece bir düş değil, bir okçunun dünyasının merkezidir.
Sevgilerimle

0 yorum :
Yorum Gönder