15 Kasım 2016 Salı

TEKKEDE ZAMAN HAMUŞ..



Tekke, Karabaş –i Veli Tekkesi…
Yol, tekkeye uzanan yol, sabır yolu. 
Tekkeye uzanan yol, tevekkül yolu. Tekkeye uzanan yol,
bin hasretle törpülenen bir ömrün,
 sükuta an kala sebata tırmanışı. 
Tekkeye varan yol, anbean kurumuş
kıraç bir toprağın suyla buluşması. 
Bu yol ki, yola vardıranın muştusuyla varmaya çalışılırken,
uzadıkça uzayan bir heyecanın son raddeye vuran çarpıntısının başlangıcı.
Yokuş… Bu yokuşu çıkarken
 Necip Fazıl‟ı anmamak mümkün mü?
Su iner yokuşlardan, hep basamak basamak;
Benimse alın yazım, yokuşlarda susamak
Yokuşlarda susamak! Susuzluk neye, kime?
O‟na bu kadar susamışken, hasretin son kertesini
çoğaltan yokuş. Bir vuslata bin hasret ekleyen yokuş. 
Yokluk yokuşunda susarken susmak, susamak.
Susarken sükûtun nabzını tutmak. Yokuş ki son eyvahın soluksuz bıraktığı, 
sonun kıvrım kıvrım
bukresinde ah kapısına uzanan bir basamak. 
Yokuş! Ah yokuş! 
Ah, soluğumda bir nefeslik payemi
bırakmayan yokuş...
Kapı… Yokuşun son bulduğunu müjdeleyen kapı. 
Kapı ki kanatları vuslata duran. 
Çağıran dervişleri ümit dergahında pişirilen yokluğa..
Kapı ki kapayıp nefislerin yönünü varlığın ummanından,
yokluğun dergahına çeviren. Kapı sevince duran gönüllerin anahtarı
. Kapı, aralanıp bağrına bastığı
dervişlerin, O kalbe dayanan yanaklarının müştakı. 
Kapı, mürşide yaklaşan nefeslerin tutulup
kavuşmaya durduğu sevincin membağı. Kapı ki yaralı gönüllerin 
cümlesini içinden alıp, O‟na ve
kubbeye kavuşturan kapı. Kapı! Ah kapı, can kapı! 
Ah ciğerpareye yanan ciğerlerin tütsüsünü arşlara aralayan kapı…
Kapının ardındaki tekke… Zamanın koşuşturmacasında, 
zamana direnip karşı koyan bir
mekanın kucaklaması. Yolun bitiminde, canları kucağına alıp
 sarmalayan bir geçmiş zaman hikayesi
tadında, oraya heyecanla varanları kucaklayan tekke.
 Zamanın hangi surete büründüğünün
bilinmezliğinde, varılan yüzyılın, anımızdan alıp kaçırdığı
 bir serencamda sakladığı kayıp ruhların
durağı tekke. Yüzyılın bencilliğinden, tüketişinden,
 nefessizliğinden, tırmalayışından münezzeh bir
dinginlikle yalıtılmış mekanın, huzursuzlara huzur salan
 bir sarmalayışla kucakladığı tekke...
Tekke! Ah tekke! Ah, Üstadımın karşılayışına müştak,
 cümle kapısının solundaki sarmaşık
gülün tebessümüyle mürşidimin nefesini solutan bab-ı aşk ı handan tekke, 
can tekke, yâr tekke...
Lokma.. Baldan daha tatlı, daha bal. 
Herkes koşarken tekkenin demi dumanı tütsülü çayına
lokmasına, dervişin kursağından hiçbir gece geçmeyen lokma. 
Zikirle hemhal olan dervişin bin
lokmadan daha evla bildiği tek lokma. 
Lokmasız geçen her akşamın gecesinde dervişe daha tatlı
TEKKEDE ZAMAN
HAMUŞ
Lokmalar döken meleklerin şerbetlediği lokma .Lokma. Ah lokma! 
Ah dervişanın yüzlerce dağıttığı
ikramdan gayrı dervişe pay dökmeyen lokma!
Gül..Bahçenin kokusunun yüzyıllık nefesini duyuran dervişe.
 Yüzyıl öncesinde de o bahçenin o
köşesinde değişen çehrelerin değişmeyen heveslerine aynı yerden
 munisce gülümseyen gül…Enfes
kokusunun rayihalarıyla avlunun cümle kapısını 
nazlı nazlı şenlendiren gül..Ah gül! Ah Efendiler
Efendisi (sallallahu aleyhi vessellem )e
fendimizin ömürlere ömür katan tebessümünü bahçeye soluklayan gül!
Çınar.. Kanatlarının altında toplaşanların dertlerini haşmetli 
omuzlarında taşıyan çınar. 
O haşmetle kucakladığı tekkenin konuklarını gölgesinde 
avunduran çınar. 
Sohbetin en ballısının çınarın
altına uzandığı dakikalarda içerde harf harf dokunan hecelerin 
kalpden kalbe dokunuşuna tanıklık eden çınar.
Çınar! Ah çınar! Ah Üftade hazretlerinin nazlı narin zarafetine,
 Osman Gazi,Orhan gazi ve
Hüdavendigarların şanlı seferlerine tanıklık 
eden bir neslin emanetçisi çınar. Ah Çınar!
Kubbe..En kutlu misafirini çatısını kanat kılıp her hafta 
bağrında kucaklayan kubbe. Her geleni
rengine, cinsine, milletine, ismine bakmaksızın 
bünyesinde özümseyen kubbe..Gökkubbenin altında
tanıklık ettiğin nice ağlayanların, feryatlıların ve 
hicranlıların destanını, destarınla örtüp sakladığın
kubbe! Ah kubbe!Aman kubbe! Can kubbe! 
Bir Fakih dostun yüzyıllar öncesinden
 gönderdiği selama destar olup , 
yüzyıllar sonrasından şahit kalan kubbe!
Hamuşân… Varlıktan geçip ebedi istirahatgâhlarına 
erenlerin son durağı Hamuşan. Her nevi
gülümsemenin ve kucaklamanın ardından ,
dostların en hakikisinin ve canlısının beklediği yer
hamuşân… Artık bekleyenlerin de bekletenlerin de 
bir bir dilsiz olup kavuştukları bekada
buluşmalarına vesile olan Hamuşan. 
Taşların soğukluğunda değil,gözyaşlarının aktığı bir toprağın
ıslaklığında, dost ile sessiz buluşturan Hamuşan.. 
Neyin , kudümün ahengine aldırmadan, çağlayan
uğultuların, çocuk gülücüklerinin neşesinin, çay kaşığı koşuşturmacasının 
kovalamacasında ,onlarca
yıl kayıp suskunluğunu bozanların neşesiyle uyanan hamuşan!
 Hamuşan, yalnızlığının ıssızlığında
kabr i sükutun soğukluğuna zıt cazibeni huzuruna
 çağırdığın kardeşlerle manalandırdığın hamuşan!
Ah hamuşan, can hamuşan! Kapıda belirenin , 
beklenenin gelişiyle tüm bahçenin heyecana dönüşünde,
semazenin semaya bakıp hiç olup yitişinde; 
bekleyişinin , nefese kavuşan ney gibi can bulmasıyla
dirilen hamuşan. Ah sessizliğin ve ıssızlığın gölgesinden sıyrılıp bahçedeki 
tüm kahkahalara, fısıltılara
ve hatta dedikodulara sabredip kanat geren Hamuşan!
Esselam Esselam! Esselamün aleyküm ey ehl-i kubur! 
Esselam, Esselam! Esselam ün aleyküm ey dervişan, 
Esselam, esselam, esselam…
Yolun , yokuşun, kapının, kubbenin,
çınarın, bahçenin, gülün, lokmanın bir başka
manaya büründürdüğü tanışıkları; elest
bezminden alıp tekkenin koynunda
buluşturduğu; mürşitlerinin nazarıyla
manaya büründürüp dirilttiği kardeşlik pınarı
Karabaş-ı Veli… Tüm kardeşlerin,
yaratıldıkları an gibi, mahşeri kalabalıkta da
yan yana, dizdize, gönülgönüle mürşitlerinin
arkasına dizilip Resuller Resulu, Efendiler
Efendisi Muhammed Mustafa(s.a.v.)Efendimizin 
sancağı altına toplanacakları o günün hayaliyle ve
bilinciyle yanıp tutuştukları , vuslata
susadıkları hasretin kevseri Karabaş-ı Veli Dergahı! 
Bir tespih tanesinin sırt sırta veren
taşları gibi imamenin etrafında toplaşan
dervişlerin, tek olup zikre durduğu kardeşlik
eşiği Karabaş-ı Veli tekkesi. Tek vücut olup
aşka uçan pervaneler gibi aynı yöne kanat
çırpıp kavrulan gönüllerin birlendiği bir
kardeşlik çemberi Karabaş-ıVeli .
Karabaş-ı Veli‟nin etrafında sessizce ama yine diz dize,
 gönül gönüle yatan hamuşanın
yanıbaşında toplanan bir ailenin akibetini seyredercesine, iştiyakla 
sıralandığı safların ve bir arada
olmanın memnuniyetiyle gülümseyen gönüldaşların, 
mutluluklarını birleştirdikleri yer Karabaş-ı Veli
Dergahı.. Koskocaman bir milletin , başbuğlarının
 dizinin dibine emanet bıraktığı irade i teslimiyyesi
gibi, canlar canı mürşid i kamillerinin ağuşuna 
tereddütsüz bıraktıkları ruhlarıyla vasloldukları bir
avlunun gülen yüzü Karabaş-ı Veli Tekkesi. 
Bir kardeşliğin kıtalararası, ülkelerarası ve şehirlerarası
üçlemede yekpare oluşunun öyküsü Karabaş-ı Veli.
 Yüzyıllar ötesinde, arka bahçede yanan ocakta
tütsülenen bir yudum çayı, dizdize oturup paylaşırken dertleşen dervişlerin ,
 son yüzyılda yudumlanan aynı hüzün deminin tadını 
dirhem dirhem soludukları canların hiç değişmeyen tevekkülünün adresi
Karabaş-ı Veli. Bazen neyzen başının , 
bazen bir semazen başının ulvi parmaklarından demlenen
çayın, canla başla yapılan ikramla lutfa dönüştüğü
 hizmetin adı Karabaş-ı Veli kardeşliği. Destarların
ardına gizlenen, cübbelerin ardına saklanan, 
kimliklerden münezzeh hiçlikleriyle, bir sonsuzluk
şerbetine dönen ikramların alınmaya hicabedildiği 
hizmetle taçlandığı mahcubiyetin membağı
Karabaş-ı Veli. Diz dize yudumlanan çayların evvelinde, 
gönülden gönüle akan sırların, semadan arşa
yükseldiği bir kardeşliğin paylaşıldığı yer Karabaş-ı Veli. 
Çoğu kez gerçek kardeşliğin ötesinde bir bağ ile, 
mürşidimizin, dervişlerin bağrına bıraktığı
 emanet nazar ile sırlanan aynadan, birbirlerinin
yüreğine bakan dervişlerin manada buluştukları anın tercümesi,
ve bu kardeşlik temennasında vuslata duran canların, 
veda vakti gelip çattığında, istemeye
istemeye ipinden kopan tespih taneleri gibi, zamanın 
gerçekliğine geri dönerken durdukları son
selamın adı Karabaş ı Veli kapısı… 
Yüzlerini tekkeye, sırtlarını zamanın acımasızlığına ve
gerçekliğine dönen dervişanın,
 atılan son nazarla kucakladıkları tekkeleri, 
ancak bir daha dönünce
giyecekleri tennureleri gibi her saniyesi özlemle dokunmuş 
bir ayrılık sızısının kapısıdır artık. Son
vedanın dokunuşuyla selamlanan cümle kapısı, 
bir başka zamana kesilen biletidir cümlenin yeniden
buluşacağı. Ve kapı! Ve ıssızca boşalan bahçe! 
Sessizce el sallayan gül ve çınar! Ve yeniden yokuş!
Sonrası hüzün, sonrası sessizlik, sonrası sükut olan yokuş! 
Ve yol, ve gece ve karanlık ve bulut, kubbe,
Yokuş. …Ve susamak tekrar yokuşlarda. 
O‟na susamak. Ve susmak…Ve beklemek, ve özlem ,
hasret ve veda…
Ve Hamuşân…Gecenin koynunda tüm
konuklarını boşaltan kubbenin ve bahçenin bağrında
ıssız kalan: Hamuşân… Bedensiz ve ben siz dostlara
vedada VAROLAN‟IN “HAY” kılıp fısıldattıkları ile
ruhlara dolan Karabaş-i Veli'nin gerçek sahipleri!
Hecelerin söylediklerinin yazmakla bitirilemeyeceği
satırlara ez cümle... Arşa kanatlanıp seher yelinin gül
ile doldurduğu tekkenin dingin serinliği ile ayın
huzmelerinden sıyrılıp güneşin ilk ışıkları ile
kucaklaştığı gecenin evvelinde ….
Hay olan RABBİM! Yakınlığın ile
kucakladığın kullarının muratsızlığına murad katan
ALLAH'IM! Muradına erenlerin,vardıklarının
farkında olamayışlarının, bilemeyişlerinin ve
duyamayışlarının sağırlığıyla, kör kalmışlıklarına
bakmaksızın, kullarının hançerlerle yaralanışında
sonsuz merhametine haiz ilacını var eden
ALLAH'IM! Lütfu keremine şükrü, şükranı, hamdi
senayı ne kadar etsek de yetiremeyen, bir bedenli, biz
benli, biz kimlikli ve hiçsiz kulların cehaletine,
zıddıyla zerkeden, Celil ve Cemil olan Rabbimiz!
Biz bilmeyenlerin dimağına seni daha çok bilip daha
çok yaşamayı, daha çok hamd ile yakın olmayı nasip
eyle inşallah. Peygamber Efendimize layık ümmet
olmayı nasib eyle.. Resulüne layık ümmet, Üstadım'a
Efendim'e layık mürid olmayı becerememiş bu cahil,
bu aciz, bu hadsiz kulu hamuş eyle… Amin.
Aşk dergahında bir "gün"dü...
Gün hala aynı gün elhamdülillah...
Selam ve dua ile...

0 yorum :

 
Free Flash Templates Riad In Fez Free joomla templates Agence Web Maroc Music Videos Online Free Website templates www.seodesign.us Free Wordpress Themes www.freethemes4all.com Free Blog Templates Last News Free CMS Templates Free CSS Templates Soccer Videos Online Free Wordpress Themes Free CSS Templates Dreamweaver