30 Mayıs 2018 Çarşamba

Delilim Yok Kalbimden Başka



Bir sarı çiçek bulmalı şimdi.
Oturup başına bir türkü söylemeli : 
‘’Ben bağrımı toprak sandım taş imiş
Meğer taşa tohum ekilmez imiş .‘’ 

Bir sarı çiçek olmalı şimdi.
Başında türkü söyleyen adama dönüp bir şiir okumalı: 
‘’Taş taş değildir bağrındır taş senin
 Nereni nasıl yaksın söyle bu ateş senin.’’

Adam çiçek kokmalı o an, çiçek türkü yakmalı. 
Adamın yüzü sararmalı mahcubiyetten, çiçeğin yüzü ağarmalı aşktan. 
Çiçek yüzünü adama dönmeli, adamın yüzü çiçeğe dönmeli.
 Adamla çiçek bir olmalı. Erimeli çiçek adam. 
Bir kalp kalmalı ondan geriye.

Yokladıkça Allah, kokladıkça ah diyen bir kalp…

‘’ Elif lam ra ‘’

İşte bütün hikaye …

Serdar TUNCER

Şaşarım insanların haline!


Şaşarım insanların haline! 
Geçimi maaştan, şifayı ilaçtan bilirler. 
Seyyid Abdulhakim Arvasi

İnsanların en kötüsü, kendi ayıplarını görmeden başkalarının ayıplarını araştırandır.


İnsanların en kötüsü, 
kendi ayıplarını görmeden 
başkalarının ayıplarını araştırandır. 
Hz. Ali

Aşk iğnesiyle dikilince bir dikiş, kıyamete kadar sökülmez imiş



Sevdasını yüreğine katık eden sevgili. . .
gözlerinden gelen yağmurla yüreğindeki ateşi söndürmeye çalışıpta
her damlada bin yürek yakan. . .

"Ben su serptikçe senin alevin artacak,
sendeki ateş arttıkça ben daha çok yaş akıtacağım"

Sen ki suretin güzeline bir sınav oldun. . .
O ki sana cennet vesilesi. . .
Ömrün ki Yû'suf ila aslına bürünmüş, gerçeği bulmuştu ki gelmiş ve geçmiş en gerçek sevdayı yaşamıştı. . .

"Zûleyha ki Leyla'dan, Aslı'dan, Şirin'den, Zühre'den ve hatta Zahide'den sahici. . . "

Sabrın sevgiliyi getirdiğinin en açık kanıtı değil misin?
Sevgiyi dilde yaşatmak kolay ve gerçekten uzaktı. . .
oysa sen sevgiyi önce yüreğinde yaşadın öylesine büyüttün ki
kaldırmadı küçücük görünen ama kocaman olan o yüreğin

sonra göklere saldın
Rabbine ulaştın

Ey Zûleyha . . . Gör Zûleyha . . . Bil Zûleyha . . .

Senden yüzyıllar sonrasında yaşıyoruz. . .

İnsanların küfrünün ve azgınlığının her geçen gün arttığı bir dönemdeyiz. . .
Sokaklarımız ölü kaynıyor, insanlar kokuşmuş ruhlarıyla geziniyorlar. . .

Kim kimi sevdiğini bilmeden yürüyor sokaklarda. . .
Aşk sözleri her ağızda herkese söyleniyor. . .
Sevdayı sadece beşeri -bedeni- yaptılar. . .

Ki seni bilen şunu da biliyor ki bu insanların yaşadığı sevgi değil!!

İnsanlığın olmadığı bir yerde Aşk nasıl yaşasın ki. . .
kendini bilmez olan insanlar sevgiyi nasıl bilsinler ki. . .
sevmek yok olmak değil aksine var olmaktı…
varlığın olmadı yerde
sevgi olur muydu ki?

"Aşık olmayanlar Zûleyha ismine dokunmasınlar"

Ey Zûleyha . . . Gör Zûleyha . . . Bil Zûleyha . . .

Yüreklerimiz bir kez daha aşkından değil. . .
Utanıcından eriyerek söylüyor. . .
Biz aşkı senle gömdük toprağa,
Ne sevecek
Ne de sevilecek
Bir yürek kaldı ortada. . .

Bil Zûleyha . . .

Artık sevdalar göklere çıkmıyor. . .
Daha ilk engelde takılıp geri dönülüyor. . .
Hala Leyla faslındalar ki Mevla'ya nasıl ulaşsınlar. . .
Bir çocuk yürümeden koşamaz ki,
İnsan sevginin ne olduğunu bilmeden
Mevla aşkıyla nasıl yansın
Hiç yanmamış ki ne bilsin
bir yürek nasıl erir sevgili uğruna nûr olur. . .

O sevgi nasıl göklere ulaşsın ki Zûleyha . . .
"Sevgili!. . . Kapına geldik; AŞK'ı öğret bize
ve AŞK'ını ver yüreklerimize. . "

Ama Zûleyha
bil ki;
adını yazdık yüreğimizin en kör noktasına
Aşk deyince
kulaklarımızda sen çınlıyorsun
ilk önce Yûsuf diye eriyişin
ki Rabbim sana lütfedince Yûsuf'u

Yûsuf'tan ilahiye dönen aşkının büyüklüğünü anıyoruz

Bil Zûleyha
Senden yüzyıllar sonrada yaşıyoruz
ne ömrünü Yûsuf uğruna adayacak Zûleyha var. . .
ne de uğruna ömür adanacak bir Yûsuf. . .

hal böyleyken
nasıl göklere ulaşsın
sevdalar. . . !

"Aşk iğnesiyle dikilince bir dikiş, kıyamete kadar
sökülmez imiş.
Aşk ile insan elbet güneşe benzer ve aşksız gönül misali taşa benzer
Hayatı aşka bölünce aşk çoğalır;
bütün hayatları toplasan geriye Aşk kalır. . . "

"Rabbim, Fattah-ı Kerem olansın,

iyilik etmesini sevensin ve dahi kapalı olanı açansın ki

kalbimin kapısını aç ki

Züleyha kuyusundan çıksın. "

Ey Sözümü İşiten Dostum



Söz, yürekten çıktığı zaman ancak yüreğe gider. Sen de sözlerini yürekten söyle. Sana söyleneni iyi dinle. Yürekten geleni al, keder vereni bırak. Güzele çağıranı al, boş olanı bırak. Rûhunun istediğini al, istemediğini bırak..

Hayat önemlidir. Neşelen ve gül. Hüzünlen ve ağla. Ne yaparsan yap, ama Allah rızası için olsun yaptığın. Gördüğün göreceğin Allah rızası için olsun...

Sana rahmet veren Rahmandır. Merhamet veren, şevk veren, ümit veren, sevinç veren, hüzün veren. Sana yoldaş olan Rahmandır. İyi bil ki, hiçbir yerde bir başına değildin. Bundan sonra da olmayacaksın. Her zaman yanında olan Rahmandır.

Asla üç şey olma. Ümitsiz olma. Şükürsüz olma. Sabırsız olma. Mevlâyı bilen ümidi bilmeli. Onu bilen şükretmeli. Ona inananın sabırlı olmalı her ameli.

O seni terk etsin, peşinden koş git. O yüz vermesin, sen ona yalvar. Sana, bilmen gereken ve öğrenebileceğin en değerli şeyi haber vereyim mi? Sahip olabileceğin en kıymetli şey, imanındır. Allaha inan, mutlu ol. Ona dayan, güçlü ol.

Kimsen yok mu? Sözünü dinleyen, acını paylaşan, sevgine sevgisini katacak, kimsen yok mu? Sen ister şu var de, ister bu, istersen yok işte, kimsem yok de; hakiki bir dostun kesinlikle var. Sözünü dinleyen, acını paylaşan, sevgine sevgisini katan ebedî dostunu, Rabbini unutma!

Ey Sözümü İşiten Dostum;

Sözlerim bitti. 
Işığım söndü. 
Kandilim tükendi. 

Sen bana kulak ver de, sözleri bitmeyene, ışığı sönmeyene, kandili tükenmeyene kulak ver. 
Onu sev. Ona kendini sevdir. Onun sevdikleriyle doldur yüreğini.

28 Mayıs 2018 Pazartesi

Mimar Sinan'ın imzası ve mührü.


Mimar Sinan'ın imzası ve mührü. 
“Değersiz, fakir Sinan” anlamına gelen 
“el-fakirü'l-hakir Sinan” yazıyor.

“Allah'a güven. Vekil olarak Allah yeter.” Nisa-81



“Allah'a güven. Vekil olarak Allah yeter.” Nisa-81

27 Mayıs 2018 Pazar

Sidretü'l Müntehâ..




Sidretü'l Müntehâ.. 

Bu noktada Cebrail, en küçük mesafe ölçüsüyle 
dahi ilerisine imkan görmeyen bir haşyet edasıyla durdu: 

 Ben buradan ileriye geçemem!

Niçin?

Yanarım!

Ya nasıl geçilir buradan ilerisine..

Aşkla..

Yek katre-i hûnest, sâd hezârân endîşe..


Sâdi Şirazî ‘ye sormuşlar; İnsan nedir? 
“Yek katre-i hûnest, sâd hezârân endîşe..”
“Bir damla kan ve bin bir endişe..” demiş.

26 Mayıs 2018 Cumartesi

Hz. Âsiye


Firavun'un Karısı Hz. Âsiye

Nakledildiğine göre Firavun’un karısı Asiye, kocasından gizli olarak iman etmiş, imanını saklıyormuş. Fakat Firavun sonunda durumu öğrenince, ona işkence edilmesini emretmiş, çeşit çeşit işkencelerden geçirildikten sonra Firavun ona “İmanından dön” diye teklif etmiş, fakat Asiye dönmemiş.

Bunun üzerine Firavun bir tomar kazık getirtmiş, bunlarla Asiye’nin vücudunun çeşitli yerlerine vurmuşlar sonra. Firavun karısına bir daha “Dininden dön” diye teklif etmiş. Asiye ona şöyle cevap vermiş, “Senin zorbalığın ancak benim nefsime hükmedebilir, kalbim ise Allah’ın himayesindedir. Beni kıymık kıymık doğrasan bile sadece Allah’a karşı duyduğum sevginin artmasına sebep olabilirsin.”

Derken Musa as, Asiye’nin yanına varmış, Asiye onu görünce “Ey Musa! Söyle bana, Rabbim benden hoşnut mu, yoksa bana kızgın mı?” diye seslenmiş. Hz. Musa ona şu cevabı vermiş, “Ey Asiye! Göklerin melekleri senin yolunu gözlüyor, yani hepsi senin özlemini çekiyor, ulu Allah seninle iftihar ediyor, ne istiyorsan bana söyle, mutlaka yerine getirilecektir.”

Bunun üzerine Asiye şöyle dua etmiş, Asiye’nin bu duası Kur’an-ı Kerimde Allah tarafından bize nakledilmektedir. Ulu Allah (c.c) şöyle buyuruyor; “Ey Rabbim! Bana katında, cennette bir ev yap. Beni Firavun'dan ve onun kötü işlerinden kurtar. Beni zalimler güruhundan kurtar.” (Tahrim 11)

Selman-ı Farisî’den ra rivayet edildiğine göre Firavun’un karısı Asiye’ye uygulanan işkencelerden birisi de kızgın güneş altında yanmaya bırakılması idi, fakat işkenceciler çekilip gidince, melekler onu kanatlarının gölgesi altına alırlardı, bu sırada cennetteki evini görürdü.

Ebu Hüreyre’den ra rivayet edildiğine göre Firavun, karısı Asiye için yere dört kazık çakmış, kadını bunların üzerine yatırmış, göğsünün üstüne bir değirmen taşı bindirerek bu durumda onu kızgın güneşe doğru çevirip yanmaya bırakmış. Asiye bu halde iken başını göğe kaldırarak az önce naklettiğimiz ayetteki dua ile Allah’a seslenmiş ve “Ey Rabbim! Bana katında, cennette bir ev yap…” demiş.

Hasan-ül Basrî (rahimehullahu) der ki; “Allah O’nu en şerefli bir şekilde kurtararak cennete çıkardı. O orada yer, içer.” Bundan anlaşıldığına göre Allah’a cc sığınmak, O’ndan yardım dilemek, sıkıntı ve belâ anında O’ndan kurtuluş istemek salihlerin bir geleneği ve müminlerin bir göreneğidir.


(İmam Gazali, Kalplerin Keşfi)

اللهمّ صلِّ على سيّدنا محمّد وعلى آل سيّدنا محمّد


اللهمّ صلِّ على سيّدنا محمّد وعلى آل سيّدنا محمّد 

Allahümme Salli Alâ Seyyidina Muhammedin ve Alâ Ali Seyyidina Muhammed ❤ (Allah’ım (peygamberimiz) Hz.Muhammed'e ve aline (evladu iyaline) salatu selam ve esenlikler eyle)

Muhibbi


Ne sanursan sana san anı gayra 
Kuyuyu kim kaza kazsun boyunca
‘Muhibbi’

Kendin için ne arzusundaysan başkaları için de o arzuda ol; 
birileri için bir kuyu kazıyorsan kuyuyu tam kendi boyunda kaz. 

Kanuni Sultan Süleyman

(Photo: Topkapi Palace, Istanbul-Turkey)

DUA


Allah'ım, bu mübarek ayda, 
maddi veya manevi hastalıklara 
düçar olmuş kardeşlerimize 
ummadıkları yerden, 
ummadıkları şekilde şifa ver.

Uğradığı haksızlığa sabredenin Allâh şerefini artırır.


Rasulullâh sallallâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu;
“Uğradığı haksızlığa sabredenin Allâh şerefini artırır.” 

(Tirmizî, Zühd 17)

NİSA 2


FATR 5...


İSRA


Peygamberimizin ﷺ Duası




Peygamberimizin ﷺ duası;
Allah’ım! Bizi dostlarınla dost, 
düşmanlarınla düşman olanlardan eyle!

Tirmizi

Takva mı Kibir mi?


Zengin olup fakir gibi yaşamak takvadır.. 
Ama fakir olup zengin gibi yaşamak kibirdir..
 
Free Flash Templates Riad In Fez Free joomla templates Agence Web Maroc Music Videos Online Free Website templates www.seodesign.us Free Wordpress Themes www.freethemes4all.com Free Blog Templates Last News Free CMS Templates Free CSS Templates Soccer Videos Online Free Wordpress Themes Free CSS Templates Dreamweaver