31 Ocak 2018 Çarşamba

Eşyayı dahi incitme diyen bir medeniyetin mensuplarıyız.



“Eşyayı dahi incitme diyen bir medeniyetin mensuplarıyız.

Su içtikleri bardağı öpen Mevlevileri düşünün.

Ormana girerken, genç ağaçları korkutmamak için baltanın sapını bezle saran Tahtacıları.

Şimdi ise birbirlerinin küçük bir hatasını bekleyen ne çok insan var.

Dolayısıyla, ne çok acı.”



İbrahim Tenekeci

Harâb olmuş yere kilit asan olmaz.



Abdulkadir Geylânî Hazretleri bir sohbetinde şöyle buyurdu:

Önce evin içini yap. Kapısını sonra takarsın. İç yapılmadan dışın yapılmasında hayır yoktur. Yaratıcı olmadan yaratılmış olmaz. Ev olmayan yerde kapı da olmaz. Harâb olmuş yere kilit asan olmaz. Âhiret olmayan yerde dünya da olmaz

Şükret...



Bir gün bir adam Ebu Osman Hîrî k.s. hazretlerine gelerek,

– Dille zikrediyorum ama kalp ona yâr olmuyor, uymuyor. Bu duruma ne dersiniz, dedi. Hazret buyurdu ki:

– Hiç değilse bir azanın itaatkâr olduğuna şükret. İnşallah kalp de ona uyar.

Bu aşk’ın meali bensem, tefsiri sensin Fatıma!


Aşk’a, “ah” ile başlarken…
Rana gecelere süslenince yıldızlar,
Hümâ kuşu gözlerinle kon yüreğimin aşk dallarına.
Sen Firdevs’i izledikçe ben, kanatlarının arasına güller dizeyim;
Yüzümdeki gamzeler sana açsın Fatıma!

Üveysi özlemlerin kırıntısıyla beslenir yüreğim sahra dehlizinde.
Yusufi kuyularda kaderden kazaya düşerken
Eyyûbi sabırlarla beklerim, beni kalbinin sultanlığına çekecek ipi.
Fasl-ı gül’de aşık turnalar ırmaklara muştularla akarken,
Adını satırlara gizledim, gözlerin yıldızları selamlarken.
Bir lahzada gülistana döner gözlerinin düştüğü yer…
Bir ömrü, uğruna gülşen eyledim, gel, kokla Fatıma!

Ey fakirliğimin zenginliği…
“Aşk’a”, diye giderken kalbim benden,
Gaiplik kararına ramak kala
‘Her cebi senle dolu’ dönüverdi fakirhanesine.
Ey daralan ruhumun enginliği…
Sevdanın rahlesinde esmanı okurum,
Ve aşkın kıyamıyla gözlerine dokunurum.
Ey içimdeki yangının serinliği…
Ömrüm kadar kısa bakışlar atarken sana,
Sen eksenli düşüncelerle, sen tutulması başlar kalbimde.
Ram olur dilim aşkına…
Bir yusufçuk kanadı kadar titrek,
Bir örümcek hassasiyetiyle işlenen duygularla yürürüm yarına.
Ve yine karanlıklara kaldı sırrı taşımak…
Zeytin gözlerinden gecelere yıldız düşsem Fatıma!

Abdestini aldığımız aşk’da üç defa kalbime seni çekerken,
Her hükmü mesh ederim başıma, Hamd-ü senalarla.
Kelamların en güzelini okuyup “aşk aşk” diye,
“Niyet ettim Rabbimin Rızası İçin Sevmeye”, dedik hayâ kapısında yâr.
Sevdamız, ‘bismi’hu’ virdiyle Mim’den Be’ye dolarken,
Yayılır inşirah burcusu ruhumuzdan maveraya.
Ayet ayet boşalınca kalbimiz aşk’ın kaynağına,
Âyetü’l-Kübrâ’da buluşsun nefesimiz…
Rahman’a açılsın avuçlarımız;
“El-Fatiha” derken tut elerimden,
Avuç avuç dualar yudumlayalım Fatıma!

Sen yürüyünce gül nazı adımlarla,
Attığın her adıma karşılık sayfalarıma bir ‘harf’ düşer.
Her harfin damarında sen dolaşırken,
Özlemler kabarır, dudaklarımın arasına bir ‘ah’ düşer.
Gözbebeklerinde okununca aşk bir ikindi vakti,
Her cümlenin sonuna bir ‘sen’ düşer.
Aşkın hülyasını dokur gibi kırpılır gözlerin.
Sevgili…
Gözlerinin karasında rüyalar görmeyi değil,
Uyanmayı isterim.
Kulağına ezanını ben okurum;
Bu aşk’ın adını sen koy Fatıma!

Hicranlara mersiyeler okur dilim,
‘inşaAllah’ der, ‘amin’lerle noktalarım her cümleyi.
Sevdamızın muskasını asarken yüreğime,
Üç heceli ay-rı-lık belasını
Üfürdüm ömrümden en uzak düşlere.
Ah.. Sen uyuduğun vakit Melekler öper alnından
Ben, nuruna müştak olurum.
İsmin, her çiçekten bir mana almış,
Bin nağme bırakmış her gülün özüne.
Adının üç hecesine besmeleyle göm beni Fatıma!

Arafat’ta buluşalım seninle yâr!
Mescid-i Aksâ’da kıyama durup, aşk’a aşk taşıyalım…
Mescid-i Haram’da rükû edelim, sırtımızda sevda yüküyle…
Secdede, sonsuzluğa açılan kapıdan içeri girince
Selamlarla seslen bana Eymen kapısında…
Dârüs’s-Selâm’da ellerinden cennet şarabı yudumlayıp
Firdevs’e yürüsek Rabbimizin inayetiyle.
Nefesin, Tûba ağacının yapraklarını öperken
Tomurcuklarından feraceler yapsın melekler sana.
Tut yüreğimden…
Es-selam’ını ruhuma işle Fatıma!

Hafâza melekleri şahit olsun sırrımıza…
Bu aşk’ın meali bensem, tefsiri sensin Fatıma!

Kadim Dolunay

Ey yolcu: Yol nereyedir?



Ey yolcu: Yol nereyedir?
Kızıl Elma'yadır.
Gaye nedir?
Şahadettir
Vuslat kimedir?
Vatanadır
Vatan neredir?
Tüm cihandır..
Cihan yurdun olsun. Alim sana yar olsun. 
Dirilişin kutlu olsun

Aile Kabristanı..



Nefsine mağlup, merhametsiz 

ve gafil insanların dünyalık evleri; 

adeta canlı cenazelerin aile kabristanıdır..

The world is sleeping humans are dying.



Bedir Savaşında 300 müslüman vardı. Şimdi 1.5 milyar. 
Matematiğin hesaba katamayacağı bir şuursuzluk. 
Dualarımız zulüm altında inleyen ezilen tüm insanlara....
The world is sleeping humans are dying.

Alnı secdeye inen insanların sesleri birbirine bağlanabilirse....



Alnı secdeye inen insanların sesleri birbirine bağlanabilirse, 
ancak o zaman sokaklar, meydanlar ardına kadar açılır...

Cahit ZARİFOĞLU

Merhamet etmeyene, merhamet edilmez” Hz. Muhammed (s.a.v)




"Merhamet etmeyene, merhamet edilmez” Hz. Muhammed (s.a.v)
Merhamet YA RAB!!

Biz, kısık sesleriz.. minareleri, Sen, ezansız bırakma, Allah'ım!






Biz, kısık sesleriz.. minareleri,
Sen, ezansız bırakma, Allah'ım!
Ya çağır şurda bal yapanlarını; 
Ya kovansız bırakma, Allah'ım! 

Mahyasızdır minâreler.. göğü de
Kehkeşansız bırakma, Allah'ım! 
Müslümanlıkla yoğrulan yurdu 
Müslümansız bırakma, Allah'ım! 

Bize güç ver.. cihâd meydanını
Pehlivansız bırakma, Allah'ım! 
Kahraman bekleyen yığınlarını 
Kahramansız bırakma Allah'ım! 

Bilelim hasma karşı koymasını:
Bizi cansız bırakma, Allah'ım! 
Müslümanlıkla yoğrulan yurdu 
Müslümansız bırakma, Allah'ım! 

Yarının yollarında, yılları da
Ramazansız bırakma, Allah'ım! 
Ya dağıt kimsesiz kalan sürünü 
Ya çobansız bırakma, Allah'ım! 


Bizi Sen sevgisiz, susuz, havasız
Ve vatansız bırakma, Allah'ım! 
Müslümanlıkla yoğrulan yurdu 
Müslümansız bırakma, Allah'ım!

Zaman az! Düşman çok!



Vazifemiz çetin! Yolumuz uzun!
Zaman az! Düşman çok!
Fakat buna rağmen bugün gördük ki sizinler gibi yiğitler olduğu sürece,
yedi düvel bir araya gelse bizlere diz çöktüremez!
Allah hepinizden razı olsun. Yar ve yardımcınız olsun.

Vur Emri




Vur Emri
Bir haber  dolaşır semada pul pul; 
Kılınçlar bilensin akın var Çin’e. 
Yiğitler at sürer düşman içine; 
Tarihe hükmeden bir ses duyulur: 
- Vur! TÜRKLÜK aşkına vur! 

Yüklenir bir ülke oymak ve avul, 
Sel olur ordular, batıya akar. 
Uçar elden-ele bozkurtlu bayraklar. 
Emreder bir başbuğ, sade ve vakur: 
- Vur! BAYRAK aşkına vur! 

Karışır top sesi, nal sesi, davul.. 
Çağdan çağa çığır açar gemiler. 
Bir hâkan atını denize sürer 
Ve der ki: “Yıkılsın Bizans’ı koruyan sur, ” 
- Vur! FETİH aşkına vur!

Parçalanmak istenir bir ülke, Anadolu’dur: 
Şahlanır bir anda bin yıllık hınçlar; 
Eser poyraz poyraz eğri kılınçlar, 
Kütahya düzünde kelle savrulur... 
- Vur! TOPRAK aşkına vur!

Ya... işte tarihin böyledir oğul! 
Geçmişten hız alsın geleceğin de.. 
Göster Türklüğünü tunç bileğinle! 
Bu dine, bu ırka ve bu toprağa 
Sataşmak isterse herhangi gavur: 
- Vur! ALLAH aşkına vur! 

Abdurrahim KARAKOÇ

İnnâ fetahnâ leke fethan mubînâ إِنَّا فَتَحْنَا لَكَ فَتْحًا مُّبِينًا



İnnâ fetahnâ leke fethan mubînâ
إِنَّا فَتَحْنَا لَكَ فَتْحًا مُّبِينًا
Türk Bayrağımızı anamızın ak sütü gibi helal olan topraklara taşıyan,
Kut'ül Amare kahramanlarının torunlarına yüce Allah (c. c) yar ve yardımcı olsun.


Bir kardeş mavi…



Canı cehenneme rahat uyuyanın
Kapısını örtenin perdesini çekenin.
Yüreği yalnız kendiyle dolu
Duvarları ancak çarpınca görenin.
Canı cehenneme başkasının yangınıyla
Evini ısıtıp yemeğini pişirenin.
Bahçesine dek gelen alevleri
Şehrayin sanan aptalın
Canı cehenneme, camlarında
Parçalanmış cesetler uçarken
Bir iğdiş incelikle çiçekleri sulayanın.
Mutfakla yatak odası arasında
Çarşılarla gövdesi bencillikle hırsı
Yılgınlıkla yenilgi arasında
Dünyayı tüketenin canı cehenneme…

Orada dağlar birer mezarlık
Bulutlar kan salkımı sular toprakta düğüm
Orda evler oda oda kanarken
Burda yeşerenin canı cehenneme.
Ey bir halkın gözyaşıyla ruhunu yıkayan kin
Ey zulümle yükselen başarı
Ölü sayısına endeksli maaş;
Uzun masalar ardında mağrur
Boynunda ölüm çanıyla oturan güç
Senin de senin de canın cehenneme
Ey Sultan Hamit tuğralı korucu alayları
Kardeşi kardeşe kırdıran siyaset…
Bir gün elbet, bir gün elbet
Örter üstünü bu ağır yanlışın
Sevgiyle, yalnızca sevgiyle işlenen
Bir dal incelik, bir simli gülüş
bir kardeş mavi…

Şükrü Erbaş

Niyazi Mısri Divanından....




Tende canım canda cananımdır
Allah Hu diyen
Dide sırrım serde sübhanımdır
Allah Hu diyen

Dest-i kudretle yazılmış
yüzüne ayat-ı Hakk
Gönlümün tahtında
sultanımdır Allah Hu diyen

Cümle azadan gelir
zikr-i ene'l Hakk haresi
Cism içinde zar-ı efganımdır
Allah Hu diyen

Giceler ta subh olunca
inletir bu dert beni
Derdimin içinde dermanımdır
Allah Hu diyen

Yere göğe sığmayan bir müminin kalbindedir
Katremin içinde ummanımdır
Allah Hu diyen

Kisve-i tenden muarra
seyreder bu gökleri
Çark uran abdalı uryanımdır
Allah Hu diyen

Her kişiye kendinden
akrab olan dost zatıdır
Ey Nİyazi dilde mihmanımdır
Allah Hu diyen

Niyazi Mısri Divanından....

Şükürler olsun, ALLAH (c.c) bizimle..


Gökten ne yağdı da yer kabul etmedi..
Toprağa ne ekildi de bitmedi..
Bu dünyaya kim geldi de gitmedi..
Hangi dert hangi sıkıntı bitmedi..
ALLAH' ın rahmeti, mağfireti kime yetmedi..
Kim ALLAH dedi de O yetişmedi..
Kim gizli gizli yalvardı da O işitmedi...
Kim RABBİM dedi de O " buyur kulum demedi..
Şükürler olsun, ALLAH (c.c) bizimle..

OSMANLIDA SİLAHLAR ETKİNLİĞİMİZ




OSMANLIDA SİLAHLAR ETKİNLİĞİMİZ

     Kahramanmaraş Özel Güvenlik Arama Kurtarma Gençlik ve Spor Kulübü olarak öncelikle amacımız kültürel alanlarda ilimiz ve ülke düzeyinde faaliyetler yaparak gençlerimizin vizyonlarına katkı sağlamaktır.  Ayrıca kültürel, sosyal ve moral kalkınmasında etkin katkılarda bulunmak, arkadaşlık, dostluk ve karşılıklı anlayış bağları ile birleştirmek, sevgi ve saygıya dayanan sosyal ilişkileri geliştirmek, konferans, sempozyum, panel, açık oturum ve forumlar düzenlemek, eğitim ve kültürel alanlarda faaliyet göstermek  başlıca görevlerimizdendir.

   İlimizde ikamet eden 12-17 yaşları arasındaki gençler ile Türkiye Cumhuriyeti'nin çağdaş uygarlık, hedef ve ilkelerine sadık kalıp toplumsal yapıyı destekleyerek vatana, millete, topluma ve ailelerine faydalı birer birey olmalarını sağlamak, Türk Milletinin asırlar süren kardeşliğini pekiştirip Ata Sporu olan okçuluğu ve Osmanlıda kullanılan silahları tanıtarak tarih bilinci oluşturmak, geleneklerini, örflerini, adetlerini yaşatmak, unutmamak ve unutturmamak, demokrasi ve milli irade  bilincine sahip olmalarına, milli birlik, beraberlik ve dayanışma iklimini devam ettirerek anlatmak, sosyal sorumluluk bilinçlerine katkı sağlamak ve toplumda farkındalık oluşturmak amacımızdır.   Bu nedenle düzenlenecek olan "OSMANLIDA SİLAHLAR" etkinliğimize tüm halkımız DAVETLİDİR

Detaylı bilgi için :
http://kogder.com




 
Free Flash Templates Riad In Fez Free joomla templates Agence Web Maroc Music Videos Online Free Website templates www.seodesign.us Free Wordpress Themes www.freethemes4all.com Free Blog Templates Last News Free CMS Templates Free CSS Templates Soccer Videos Online Free Wordpress Themes Free CSS Templates Dreamweaver