Günlük yaşantımızda engelli bireyleri
çoğumuz görmüşsünüzdür.
Kimi zaman elindeki beyaz bastonuyla yürüyenleri
kimi zaman söylemek istediği şeyleri
işaretle anlatmaya çalışanları
kimi zamanda tekerlekli sandalye ile
karşısına çıkan engeli aşmaya çalışan engelli
bireyleri hep görmüşsünüzdür.
Hayatta bazı bireyler engelli olarak
dünyaya gelmekte bazıları da
sonradan engelli olmaktadırlar.
her ne şekilde olursa olsun bir bireyin
engelli olarak yaşamını sürdürebilmesini çok zordur.
Empati yaparak engelli bireyin
ne sıkıntılar çektiğini anlamak zor değildir oysa!
Engelli olmak...
Gerçekten engelli olmak nasıl oluyor?
Engelli kelimesindeki engel ne demek?
Neye engel?
Yaşamaya,sevmeye,hissetmeye?
Neye,hangisine engel engelli olmak?
Eli ya da ayağı yok diye,
göremiyor ya da duyamıyor diye
insanın engeli mi oluyor?
Çünkü el,ayak insanı engelsiz yapmaz,
yetmez elimiz, ayağımız, gözümüz engelsiz olmaya.
Bir konudaki eksiklik o eksikliğe maruz
kalan için bir imtihan olduğu gibi,
maruz kalmayanlar için de bir yükümlülüktür.
Engelli olmak…
Hani o kelimedeki engele neden olan şey
insanın ne sevmesine engel
ne yaşamasına engel
ne de insan gibi hissetmesine engel.
Bu kelimeyle oluşturulan gruba giren çoğu
ENGELLİ ENGELSİZLERDEN
DAHA ÇOK ENGELSİZ.
Engelli diye bir kavram koyarak,
onları bu katagoriye sokarak biz engel koyuyoruz.
Engelli grubu oluşturmak ne kadar
engelsiz bir anlayış sanki?
Evet bazı durumlarda
ihtiyaç duyuyoruz başka insanlara.
Ama yardım ederken bize ihtiyaç duyan
insanlara eğer içimizde en ufak
bir acıma duygusu varsa
işte o zaman engel oluyoruz biz
bize ihtiyaç duyanlara.
Acıdığımız için, yardım etme zorunluluğu
hissettiğimiz için
vicdanımızı biraz olsun rahatlatmak için
yardım edeceksek insanlara
boşverelim yardımımız bize kalsın.
Çünkü acıma duygusu
hiç de adil bir duygu değil,
saklayamaz ki insan o duyguyu
bakışlarıyla bile ele verir,
ben senin şimdi yanındayım
çünkü sana acıyorum der gözler bağıra bağıra.
Acımak olmasın yardımına neden,
sevmek olsun.
Herkesin başına gelebilecek birşey değil mi bu?
niye acıyorsun niye farklılaştırıyorsun ki insanları?
Öyle bakışlar gördüm ki ben o
engelli dediğimiz gruptaki
engelsiz insanlara
yardımın yerin dibine girsin dedim içimden
ama çığlık çığlığa.
Ama yürekleri o kadar geniş insanlar var ki
engelli engelsizler arasında...
Her şeye o bakışlara rağmen sevgi dolu
yaşama sevinci dolu içleri.
Sese hasret olup insanların sesi olabilenler var,
ışık görmeden ışık olanlar
etrafı aydınlatabilenler var
bacağı olmadan koşarak yaşayanlar var,
eli olmadan hayatın bir
ucundan sımsıkı tutabilenler var.
işte onlar ENGELSİZLER.
Biz çoğu zaman sizden daha çok engelliyiz.
Sizden engelsiz yaşamayı
öğrenmesi gereken insanlar var.
İnsan insani duygularını
kaybedince engelli olur.
İnsan istediği şeyi zorla,
belki de karşıdakinin
canına kastedince engelli olur.
İnsan engellilerin acziyetlerini
"edepsizce" kullanırsa engelli olur.
Hem engelli olup hem de engellileri
acımasızca kullananlar,
Engellilerin ve ailelerinin
yanında olduklarını söyleyip
Onlardan maddi çıkar sağlayan ve
suistimal edenler de
ağır engelli olur nazarımda.
Yaşamaya engelli,
sevmeye engelli,
mutluluğa engelli,
insanlığa engelli...
Engellilik yalnızca engellileri ve ailelerini değil,
toplumun tüm kesimlerini yakından ilgilendiren,
tanı koymaktan, iyileştirmeye, özel eğitimden rehabilitasyona,
istihdamdan sosyal hizmetlere kadar
bütüncül bir anlayışla ele alınması gereken
toplumsal bir görevdir.
Engellilerin sosyal yaşantılarını kolaylaştıracak,
umutlu olabilmelerini ve geleceğe
güvenle bakmalarını sağlayacak
koşul ve olanakların oluşturulması
çağdaş toplumların öncelikli görevidir.
Ülkemiz sosyal devlet olmanın verdiği anlayışla
engelliler ve onların hakları konusunda
bir çok çalışma yaparak dünyaya örnek adımlar atmıştır.
Canda engel olmaz.
Dünyada ölümden başkası yalan..
Engelli bir vatandaşımıza yaklaşırken
“can aynı can”diyebilmek,
engelli insanın canını
engelsizinkinden farklı görmemek manevi bir şuurdur.
Herkes bir engelli adayıdır…
sözünün söylenmeyeceği
günler diliyorum.
Sevgilerimle…