10 Mart 2016 Perşembe

Habibullah'ı sevmek..


Habibullah'ı sevmek.. 
Hz. Amine gibi 
son nefesinde elinden şefkatle tutup 
seslenmişti ona: 
ey dehşetli ölüm okundan 
ALLAH'IN yardım ve ihsanıyla 
yüz deve karşılığında kurtulan zatın oğlu.. 
ALLAH seni aziz ve devamlı kılsın.. 
Eğer rüyada gördüklerim doğruysa 
sen celal ve ikram sahibi olan ALLAH tarafından 
Ademoğlullarına peygamber gönderileceksin.. 
Sen ceddin İbrahim'in teslimiyet ve 
dinini tamamlamak için gönderileceksin.. 
ALLAH seni putlardan koruyacak ve alıkoyacaktır. 
Her yaşayan ölür her yeni eskir 
evet bende öleceğim, 
fakat ismim ebedi olarak yad edilecektir.. 
Çünkü tertemiz bir evlat doğurmuş 
arkamda hayırlı bir yad edici bırakmış bulunuyorum 
ve huzurla kapanan anne gözleri 
ve acıyla ıslanan minik gözbebekleri.. 
Seneler sonra 
bir sefer dönüşünde 
Ebva'dan geçerken 
aziz ve muhterem annesinin kabrini
 ziyaret ediyor ve ağlıyordu..
Onun ağladığını görünce sahabede ağlamaya başladı 
ve gözyaşlarının sebebini söyledi.. 
Annemin bana şefkat ve merhametini hatırladım.. 
Habibullah'ı sevmek Necaşi gibi.. 
Habeşistan'a hicret eden 
Mekkeli müslümanları dinleyince 
kendini tutamadı.. 
Sizi ve yanından geldiğiniz Zat'ı tebrik ederim ki 
o Allah'ın Rasulüdür.. 
Zaten biz O'nun vasıflarını kitabımız 
olan İncil'de okumuştuk.. 
O peygamberi Meryem oğlu İsa'da 
insanlığa müjdelemişti.. 
Allah'a yemin olsun ki 
eğer O benim ülkemde bulunmuş olsaydı 
ayakkabılarını taşır ayaklarını yıkardım.. 
Rasulallah'ı sevmek Varaka bin Nevfel gibi.. 
Duyunca Hira Nur Dağındaki geceyi 
ihtiyar bir haykırışa döndü kelimeler.. 
Kuddüs, Kuddüs 
bu gördüğün melek 
Yüce Allah'ın Musa Peygambere gönderdiği 
Ruhul Kudüs'tür Namusu Ekberdir.. 
Sen ise bu ümmetin peygamberisin.. 
Ahh ne olurdu yeni dine halkı çağırdığın günlerde 
ben de genç olsaydım.. 
Kavmin seni yurdundan çıkaracakları
 zaman sağ olsaydım.. 
Eğer senin davet gününe yetişirsem
 bütün gücümle sana yardım edeceğim..
O yetişemedi davet gününe ama yetişenler vardı... 
Çekirdekten filize daldan meyveye doğru 
yetişenler vardı.. 
Ashab vardı 
Habibullah'ı sevmek..
Ashab-ı Güzin gibi.. 
Ama hangi birini örneklesin zaman.. 
Ehli Beyt'i mi, Aşere-i Mübeşşere'yi mi, Ensar'ı mı, Muhacir"i mi? 
Ashab-ı Güzine örnek Ammar bin Yasir olsun 
babası ve annesi islamın ilk şehitleri.. 
Ammar bin Yasir'e islama girdi diye 
çöl güneşinin altında demirden bir gömlek giydiriliyor.. 
O kavurucu sıcaktan ilikleri eriyor.. 
Bir başka işkence 
ateşle dağlanıyor Ammar küfre zorlanıyor 
ve Ammar bu azaptan gözünü açınca 
Efendimiz'in yanında buluyor kendini.. 
İşkencenin her türlüsünü tattık Ya Rasulallah diyor.. 
önce Peygamber duası 
"Allah'ım Ammar ailesinden hiç kimseye 
Cehennem azabını tattırma." 
Sonra Peygamber müjdesi
 "Ey Ammar sen bu işkencelerle ölmeyecek
uzun bir müddet yaşıcaksın. Senin ölümün 
azgın bir topluluğun eliyle olcak" 

sevmek Habibullah'ı 
Ashab-ı Güzin gibi.. 

"Geceye adım adım yürüdüler.. 
Korkuya adım adım yürüdüler.. 
Onlar öndeler onlar öncüler.. 
Hiç düşünmeden bir an onlar öldüler.." 

"Yılmadan yıkılmadan direndiler.. 
Yaradan adına can verendiler.. 
Onlar öndeler onlar öncüler.. 
Hiç düşünmeden bir an onlar öldüler.."

ve kutlu beldeye yolculuk vaktidir..
Selam ve duayla kalın..

7 Mart 2016 Pazartesi

Bir kadının dudaklarında değildir aşk..


Bir kadının dudaklarında değildir aşk..
Bedeninde hiç değildir.
Aşk, kadının göz kapaklarındadır.
Kadın, göz kapaklarında saklar o adamı.
Ne kadar yanarsa yansın canı, ağlayamaz bazen.
Sımsıkı yumar gözlerini.
Adam hep orda kalır.
Kadın, asla bırakmaz adamı.
Kadın, asla vazgeçmez ondan.

Özdemir ASAF


Kâfidir.. Eskimesin Kalbimiz..



“Eğer siz Allah’a gereği gibi güvenseydiniz, (Allah), kuşları doyurduğu gibi sizi de rızıklandırırdı.


Kuşlar sabahları kursakları boş olarak çıktıkları halde akşam dolu kursaklarla dönerler. ”

(Tirmizî Zühd 33)

Günler ümitsizlik kalabalığında nefessiz bırakıyor insanı.
Günler sıkış tıkış geçtiğimiz, altından ateş akan bir köprü.
Günler tekrar eden hüzün, öfke, kavga.
Günlerin gölgesini üstümüzden kaldırsa Allah, kanat açsa Mikâil ve göğün kararsız griliğini süpürse…
Gerçekten çok yorulmadık mı?
Bazen bir saat bile güneş görmeden yaşıyoruz.
Kendimizden büyük bir el icat etmişiz, sonra sokaklar gibi uzayan fabrikasyon şeritlere çıkarıp koymuşuz kalbimizi.
Aynadaki yüzüme bakıyorum. Çukurlarına saklanmış bir çift göz, kızarmış bakışlarda eskimiş günler. Bir sürü kalabalıklar gözümde. Kalbimde bir yığın yılgınlık, yenilgi, ürkünç yalnızlıklar. Benim olmayan, ait olmadığım kalabalıklar.
Rabbim, şu sokaktan dönersem hiçbir yerde bulamadığım kendimle karşılaşır mıyım?
Yenilmenin sözlükteki ilk anlamını değiştirebilir miyim?
Senin rahmetle uzanan kolların varken ben neden kendime sarılıyorum?
Nedir beni Senden emin kılamayan?
Bulanık bir kuyu gibi, kendimi acılardan doğurmaya çalışmam neden?
Artık bana da kuşların her sabah boş olan kursaklarını dolduran umudu ver!
Kalbimi de doldur!
Kâfi olsun bu artık!
Ne büyük kelime: “Kâfi”
O denli büyük ki, hangi durumun yanındaysa o şekilde teselli ediyor insanı.
Doydum kâfi…
Dayanamıyorum, bu kadar kâfi…
Sen gelsen kâfi…
Sonra “Allah bana kâfi.” (Tevbe Sûresi, 129)
Evet, Allah kâfi.
Allah var ve bahsin evvelinin de ahirinin de bir önemi yok.
Allah var ve iki cihanı donatan yıldızlar karanlığımıza ümit.
Öyleyse yok olup gittiğimiz bu karanlık neyin nesi?
Bütün bu yükselen karamsarlık burçları…
Her yerden taşan kıyımlar nedir?
Teslim olduğunu söyleyenlerin elindeki bu zarlar da ne?
Dizleri üzerine eğilmiş bu kötürümler, kimlerin önündeki rızka hamle yapıyor?
Bunun neresinde Allah?
Göğsümüz taş, çakıldan mı bizim?
Kaskatı bir yaşamakla devrilip duruyoruz.
Gök orada, deniz orada ama nefessiz boğulmaktan kurtulamıyoruz.
Kuşlara rızkını veren Allah!
Bize de bir ümit ver.
Kaçır bizi ve bu körlükten kurtar.
Uzaklığımızdan bir yakınlık çıkar…
Düşmeyelim. Toparlayalım kendimizi…
Ayet okuyalım, şarkılara eşlik edelim, ıslık çalalım ve karanlığa meydan okuyalım!
Resim yapalım; güneşe, denize, aynaya koşalım ve kendimizi sevelim!
Geçmeyen tek şey, geçmez sandığımız yanılgılar olsun..
Şimdi esirgeyen ve bağışlayan isimlerine kaçalım.
Sen varsın, keder yok olsun.
Hem Sana kavuşana nasıl gam keder vaki olsun..





4 Mart 2016 Cuma

If I can stop one heart from breaking...



If I can stop one heart from breaking, 

I shall not live in vain; 
If I can ease one life the aching, 
Or cool one pain, 
Or help one fainting robin 
Unto his nest again, 
I shall not live in vain.

Eğer bir kalbi korursam kırılmaktan..
Ve el verdiğimde diğer kederi kovarsam..
Beyhude demle geçti demem ömre..
Ya da keskin acıyı serinlettiğimde..
Ya da bitkin nar bülbülüne.. 
Nefes verirsem yuvaya dönüşünde..
Beyhude demle geçti demem ömre..
 
Free Flash Templates Riad In Fez Free joomla templates Agence Web Maroc Music Videos Online Free Website templates www.seodesign.us Free Wordpress Themes www.freethemes4all.com Free Blog Templates Last News Free CMS Templates Free CSS Templates Soccer Videos Online Free Wordpress Themes Free CSS Templates Dreamweaver