"Elem neşrah leke sadrak.."
Ve "Affet beni Rabbim"
"Elem neşrah leke sadrak.."
Ve "Affet beni Rabbim"
Toprak olmak ne garip. Mermer bir taş parçasında ismin, çerçeve de cismin, yakalarda resmin...
Ne garip şu ölmek. Hiç fark etmiyorsun üzerine dökülen su soğukmuş kaynarmış. Birileri mahremiyetini görmüş.
Evin barkın hiç umurunda değil. Ne tuhaf; sesin , soluğun yok sanki hiç geçmemişsin bu dünyadan.
Sanki hiç sevmemişsin kimseyi. Hiç yanmamış canın, hiç gülmemiş hiç ağlamamışsın sanki. Bir zamanlar annesine muhtac bir bebek olmamışsın, ilkokula başladığın gün kimin aklında. Sanki daha önce hic giymemişsin beyazları, yada asker olup gururlandıŕmamışsın babanı. Kardeşlerinle kavgalar etmemişsin, onlarin sevinciyle mutlu olmamışsın..
Anne olmak baba olmak hepsi birer küçük ayrıntı. Asla ayrı kalamam dediğin her kim varsa hepsi ötede . Ne tuhaf; en sevdiklerin en sevenlerin kaskatı . Nasıl bir başına toprağın koynuna toprağın avuçlarına bırakıp gidebiliyor insanı. Elbette doğanın kanunu ama ne garip şey şu ölmek. Höküre höküre ağliyorken en yakının bir başkasının yakasındaki mendile takılabiliyor gözü mesela yada ocağı açık unuttuğu gelebiliyor aklına. Öbür gün nasıl başlıyor yaşama telaşı. İşler, güçler trafik ne biliyim çocukların okulu , elektrik faturası yada bilmem hangi saçmasapan aidat ayrıntısı.
Sanki o karanlık kuytu çukura bırakıp gitmemişsin değerlini. Hayat en az ölüm kadar garip. Elbette devam ediyor etmeli de ama aklımın sınırları zorlanıyor. Orada öylece kalakalırken en sevdiğin gidip bir kösede birlikte yaşadığın hatıraları anlatıyorsun birilerine hatta gülümsüyorsun zaman zaman. Dudak kenarına oturmuş o buruk hüzünle derin bir iç çekip, ha bide şunları yapmıştık beraber diyorsun geçmiş zaman ekiyle.
Ne garip iki kundak arası ömre ne sığdıysa artık hepsi birer anı. Son yolculuk tahta bir kutu, son durak toprağın koynu...
Bahaneleri bir kenara bırak.
Üstün Dökmen